YAPAY BAĞIMLILIĞIMIZ: BOYKOT NEDEN MÜMKÜN DEĞİL?
Bir insanlık trajedisi yaşanırken, Yahudi sermayesine karşı neden etkili bir boykot yapamıyoruz? Bu soruyu hiç düşündük mü? İşte bu konuya ilişkin Müslüm SÖYLER'in dikkat çeken makalesi...

Bir insanlık trajedisi yaşanırken, Yahudi sermayesine karşı neden etkili bir boykot yapamıyoruz? Bu soruyu hiç düşündük mü? Cevap, sadece bugünde değil, bir ülkenin hayat damarlarını oluşturan köklerde ve bu köklere bağlı yaşam unsurlarında gizlidir.
Dünyadaki uzun soluklu imparatorlukların ve medeniyetlerin ayakta kalma sırrı, işte tam da bu unsurların kenetlenmesinde yatar. En şanlı dönemler, bu birlikteliğin en güçlü olduğu zamanlardır. Çöküş ise bu kenetlenmenin gevşemesi ve nihayetinde kopmasıyla başlar. Günümüz modern dünyası, bu kopuşun acı bir örneğini sunuyor.
Asıl meselemize dönecek olursak: Neden boykot edemiyoruz? Boykot edemiyoruz, çünkü boykot ürünleri artık sadece birer meta değil, yaşam alanlarımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu ürünler, 7/24 TV ekranlarında ve sosyal medya reklamlarında sürekli olarak karşımıza çıkarak bilinçaltımızda bir algoritma oluşturuyor.
Yahudi sermayesi, bizi bir tüketici toplumuna dönüştürmekte o kadar başarılı oldu ki, giyeceklerimizden yiyeceklerimize, temizlik ürünlerimizden kişisel bakım eşyalarımıza kadar her şey, onların patentini taşıyor. Siyonizm, dünya üzerinde bir halı misali ilmek ilmek işleyerek tüm ülkelerin içine sızmış bir hegemonya kurdu. Bunu söküp atmak, maalesef mümkün görünmüyor. Onlar, kendi ürünlerini pazar haline getirdikleri ülkelerin kendi reklam ajanslarıyla yükseltiyor.
Bu karanlık tablonun içinden sızan tek ışık, Gazze olaylarıyla dünya kamuoyunun gözleri önüne serildi. Gazze'de yaşayan o inancından sapmayan Filistinliler, insanlığa öyle bir dokunuş yaptı ki, ilerleyen tarih sayfaları bunu en büyük zafer olarak yazacaktır. Onlar, ölürken ölen değerlere can veren bir insanlık örneği sergilediler. Emperyalizme ve Yahudi sermayesine karşı taş ve sopayla karşılık vererek, duruşları ve inançlarıyla gerçeğe dokundular.
Ne yazık ki, Yahudi sermayesi kendi tüccarlarını korurken, etkisi altına almaya çalıştığı ülke esnafının ticari fişini de çekti. Onlara yaşam alanı bırakmadı. Devasa Alışveriş Merkezleri (AVM) ile yerli ticari unsurları yok ederek hepimizi tüketim bağımlısı haline getirdi. Şimdi o bağımlılık nedeniyle, bir ürünü boykot etme eylemimiz etkisiz kalıyor. ABD'nin küçük iş ortağı İsrail'i koruma altına almasının temel nedeni de işte bu bağımlılık zinciridir. Dikkat ederseniz, ABD Filistin konusunda destek oluyormuş gibi görünürken, İsrail'e gereken tüm desteği el altından sağlamıştır.
Peki, bu durumda ne yapılmalı?
Ülkeler bile kendi menfaatleri için düşmanın ekmeğine yağ sürerken, bizler siyasi kısır çekişmelerle onların yağlı ekmeklerine tuz biber oluyoruz. Tek çözüm, bu oyunu fark edip bağımsız bir duruş sergilemektir. Bunu sergileyebilmek böylesi bir zamanda siyasi, ekonomik ve toplumsal birliktelik ile gerçekleşebilmektedir. Aksi durum felakete teneke çalmaktan öeteye gidemez.
Anlayan anlamıştır. Anlamayan için ise ne yazacak, ne de söylenecek bir söz bulamıyorum.
Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leş’e….
Müslüm Söyler
Tepkiniz Nedir?






