"Türkiye Partisi Olun!" Çağrısı ve Siyasetin Gizli Dinamiği: Oy Kaygısı mı, Milli Çözüm mü?
Müslüm Söyler'in Türkiye Partisi olmak ne anlama geliyor adlı köşe yazısı
Türkiye, yaklaşık yarım yüzyıldır terör belasıyla mücadele ediyor. Bu çetin mücadele sadece can kayıplarına ve milyarlarca liralık savunma harcamasına yol açmakla kalmadı, aynı zamanda ülkenin olası sosyoekonomik gelişmelerini de engelledi. Gelen her hükümet, bu kronik yaraya bir çözüm bulmak için çabalasa da, sorun çoğu zaman silahlı çatışmaların ötesine geçemedi. Bu durum, ya terörün kaynağının kurutulması ya da kaynağın idaresini elinde bulunduranların etkisiz hale getirilmesi gerektiği gerçeğini dayattı.
Siyasetin Tek Mantığı ve Bahçeli’nin Çözüm Vurgusu
Siyaseti sadece "oy kaygısı" mantığı üzerinden okumak, konuyu dar bir pencerede sıkıştırır. Ancak mevcut duruma baktığımızda, bu kaygının siyasi söylemleri nasıl şekillendirdiğini net olarak görebiliriz.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin terörle mücadele ve çözüm süreci bağlamında sarf ettiği her cümle, muhalefetin eleştiri odağı haline geliyor. Sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, yıllardır terör örgütünün kökünü kazımak adına birlikte hareket ediyor ve Sayın Bahçeli, hiçbir şart koşmadan "bu terörün bitmesi için elimizden ne gelirse fazlasını yapalım" diyerek destek veriyor.
Peki, bu kadar net ve kararlı bir duruş sergileyen iki liderin geçmişi inkâr etmekle suçlanmasının sebebi nedir?
İhanet mi, Fedakârlık mı?
Dün, yalnızca oy kaygısı uğruna farklı siyasi partilerle bir araya gelip koalisyonlar kurmaya çalışanlar bu durumu "demokrasi gereği" olarak nitelendirirken; iktidar ortaklarının oy kaybına rağmen terörün bitmesi için her türlü fedakârlığı göze alması, siyasi ve ideolojik kaygıları bir kenara bırakarak mücadele etmesi, bazı çevrelerce "geçmişle çatışma" olarak gösterilmeye çalışılıyor. Oysa ki durum apaçık ortadadır: Burada söz konusu olan, basit bir menfaat çatışmasından ibarettir.
Değişen, siyasetin temel motivasyonu değil, sadece menfaatlerin yeri olmuştur.
"Türkiye Partisi Olun!" Çağrısının Anlamı
Sayın Bahçeli'nin muhataplarına yönelik "Terörden sıyrılmaz, aranıza mesafe koymaz iseniz sizinle işimiz olmaz. Gelin Türkiye partisi olun" çağrısı, aslında son derece net bir millî duruşu ifade etmektedir. Bu çağrı, "Türkiye için çalışın," "Geçmişte olduğu gibi bu vatan için hep birlikte mücadele edelim" demektir. Bizi bölmeye çalışan dış güçlerin bir iç silah olarak üzerimize saldığı terör örgütlerine karşı topyekün hareket edilmesi halinde, bu ülkenin hepimize cennet olacağı vurgulanmaktadır.
Eğer Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan, kişisel veya partizan bir yaklaşımla hareket etselerdi, ne terörsüz Türkiye hedefi için çabalarlar ne de teröre yakınlaşmış siyasilerle muhatap olurlardı. Siyaseten daha kolay yolu seçer, partizanca düşünür ve popülist adımlarla halka bol keseden dağıtırlardı.
Ancak gözlemliyoruz ki, büyük felaketlerin ve siyasi komploların üst üste gelmesine rağmen sosyal alanlar, savunma sanayi, sağlık ve eğitim konularındaki devasa yatırımlar aksatılmadan devam ediyor. Deprem konutları ve yeni konut projeleriyle devasa bir hizmete imza atılıyor.
Bütün olumsuzluklara ve siyasi komplolara rağmen, Türkiye gelişmeye ve güçlenmeye devam ediyor.
Tepkiniz Nedir?