Toplum - Ahlak ve Devletler

Yazarımız Müslüm SÖYLER'in Toplumun ahlaki değerleri üzerine kaleme aldığı yazısı.

Nisan 18, 2025 - 16:26
 0
Toplum -  Ahlak ve Devletler
Toplum Ahlakı ve Devletler...
Bir milleti ayakta tutan kendine has değerleridir. Bir milleti devlet yapan da bu değerler manzumesinin sonucudur. Dünya üzerinde ilahi kelimetullahtan bahsedenlerin hepsi güzel ahlak ve kardeşçe yaşamaktan söz ederlerdi. Dinler tarihine de baksanız tüm dinler hep güzellikleri anlatır. 
Bazıları her ne kadar dinleri farklı bir şekilde göstermek istese de, dinlerin aslolan görevi insanları  kurallar çerçevesinde tutarak tüm olumsuzlukları ortadan kaldırmaktır.
Bakınız Çağ açıp kapatan İstanbul'un Fatih'i Fatih Sultan Mehmet Han'ın bu konudaki o muhteşem sözüne...
Daha İstanbul fethedilmemişti. Fatih Sultan Mehmed Han, zaman zaman tebdil-i kıyafetle halkının arasına karışırdı. Sultan, yine bir gün, kıyafet değiştirerek çarşıda esnafı dolaşmaya başladı. Rastladığı ilk dükkâna girdi ve bir okka tuz, bir okka şeker ve bir okka da sabun istedi. Dükkan sahibi bir okka tuzu tartıp müşterisine verdi ve dedi ki: 
-Lütfen diğer istediklerinizi de karşıdaki komşumdan alın. Zira, o henüz sabah siftahını yapmadı... 
Memnun bir edayla dükkândan çıkan Mehmet Han, öbür dükkâna girdi ve şeker ve sabunu da ondan istedi. O bakkal da şekeri verdi ve dedi ki: 
-Sabunu da yandaki komşumdan alınız. Çünkü o daha siftah etmedi... 
O bakkal da aynı şekilde davranınca Mehmed Han'ın gözleri dolmuş ve böylesine üstün bir ahlaka sahip olan halkın hükümdarı olmaktan büyük mutluluk duymuş ve “Ben bu ahlaka sahip bir milletle, değil İstanbul’u dünyayı dahi fethederim” demekten kendini alamamış ve fetih hazırlıklarına hız vermiştir…
Akabinde İstanbul Fethedilmiştir.
Bu günlere geldik ama o günlerin toplumsal özelliklerini arar olduk. Kaldı ki o zamanların esnafı bu kadar ince düşünüyordu. Şimdi ki siyasiler, yani yönetenlere bakıyorsunuz toplumdan kopuk, toplum ise geçmişinden kopuk. Bu kopuklukların neticesinde kör topal bir irade siyasilerin kafalarında yer edinmiş. Arada bir silkelensek de tam bir toplumsal refaha kavuşacak bireylere rastlayamıyoruz. Bırakın komşunun siftah yapması için müşteri yönlendirmeyi, komşunun müşterisini nasıl çalarımın derdindler.
İşte böylesi kopuk bir ahlaki yapıda devlet erkanı kime güvenip dış mihraklara diş bileyecek ki...
Yıllarca ülkemizde onlarca kız çocuğunu üniversite ve geleceğinden eden bir bez parçası için şimdilerde Kıbrıs'ı karıştırma peşindeler. İlmi ve bilgiyi öğretmek yerine öğrencilerin inançlarıyla uğraşan beyinlerden bir ülkeye ne fayda gelir. Açılıp saçılmakla ilim irfan öğrenmeyi aynı düzlemde buluşturan zihniyetin toplumun eğitiminde ne derece başarılı olacağı ortada. İnsan önce kendinden emin, huzurlu ve saygılı bir ortamda başarı elde eder. Psikolojik baskıların olduğu bir beyin hangi alanda başarı elde edebilir. 
İlim keşfedildikçe, bilgi doğru okundukça insanoğlu Yaradan'a daha bir yaklaşır. Lakin içimizdeki bilgi hırsızları toplumları bu yaklaşımdan uzaklaştırmak için el birliğiyle büyük mücadeleler vermektedirler.  Bu yüzdendir ki yeni nesil agresif ve sadece bilgisayar teknolojisi ile sanal alemin misafirleri olmuşlardır. 
Büyüğe saygı ve küçüğe sevgi ne yazık ki olamayacak kadar azaldı. İşte bu yok oluşları yeniden var oluşlara çevirmek gerekiyor. Ama nasıl...
Yeniden kurmak zor olsa da bozulan düzeni düzeltmek inanın çok daha zordur. 
           

Tepkiniz Nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow