Geçmişin İzinde, Bugünün Gerçeği
Yazarımız Müslüm Söyler'in geçmişten günümüze gerçeklerle yoğrulan bir makale...

Müslüm SÖYLER
Her şeyi önceden mi kabul ettik?
İnsan, yaşadığı geleceği kendi elleriyle inşa eder. Bu, tarih kitaplarında yazanlardan çok daha derin bir hakikattir. Bugün bize adil ya da baskıcı gelen yönetim anlayışlarının temelleri, aslında dün yaşadıklarımızda gizlidir. Dünü doğru okumadan bugünü sağlıklı değerlendirmek mümkün değildir.
Peki, biz neler yaşadık? Neler yaşatıldık?
Önce meseleye temel bir soruyla yaklaşalım: Bir ülkenin en önemli unsuru nedir? Elbette güvenliktir, ordusudur. Ve bu ordu, bu güvenliği sağlayan güç, kimlerden oluşur? Tabi ki bu milletin öz evlatlarından…
Ama o evlatların annelerine, "başındaki örtü" sebebiyle hakaret edilirse; askeri alanlara sokulmazlarsa; kutsal saydıkları bayramlarda kutlamalara alınmazlarsa… İşte o zaman toplumda yaralar açılır, kamplaşmalar oluşur, sisteme karşı bir direnç doğar.
Komutanların emir verdiği askerlerin anneleri dışlanırken, sanatçı kisvesi altında halkına tepeden bakanlar, aldığı parayla milletine ayar vermeye kalkarsa; millet o kişiyi yükselttiği yerden indirmeyi de bilir. Sonra da kimse, "Bana neden böyle yapıyorlar?" diye şikâyet edemez.
İşte burada durup düşünmek gerekir: Bu ülkede güzel işler yapılıyorsa ve bu gelişmeler sizi rahatsız ediyorsa, önce kendinizi sorgulamalısınız. Sorgulamazsanız, başkaları sizi sorguladığında da alınmamalısınız.
Üniversiteler… Bu milletin vergileriyle ayakta duran kurumlar. Bu kurumlarda eğitim almak isteyen başörtülü kızlarımız sırf inançlarından ve giyimlerinden dolayı ötekileştirilirse, onların eğitim hakkı gasp edilirse, o zaman doğacak toplumsal tepkiyi de göğüslemek zorunda kalırsınız.
Değerli okurlar, yollar, sular, doğal gaz hatları, teknolojik atılımlar ve bilimsel çalışmalar… Hangi siyasi iktidar döneminde yapılırsa yapılsın, bunlar halkın yararına hizmetlerdir ve takdir edilmelidir. Aksi hâlde, sandıkta tecelli eden millet iradesine saygı göstermemek gibi bir duruma düşülür.
Bu millet, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana Allah’tan başka hiçbir güce boyun eğmemiştir. O nedenle, içeride yaşanan farklılıklar üzerinden dış ülkelere "yardım edin" çağrısı yapmak ne bu millete ne de bu kültüre yakışır.
Bir ülkenin kalkınması, sadece siyasilerle değil; yazarlarıyla, çizerleriyle, sanatçılarıyla, bilim insanlarıyla, köylüsüyle, kentlisiyle, sporcusuyla ve emekçileriyle mümkündür. Herkesin sağduyu ve sorumlulukla hareket etmesi gerekir. Unutmayalım ki: Dağıtmak kolaydır, ama dağılanı toplamak yeniden bir medeniyet inşa etmekten daha zordur.
Selametle…
Tepkiniz Nedir?






