Çocukluğumuzun en büyük kahramanıydı o…
Tüm dünya üzerimize gelse bizim Cüneyt Arkın’ımız var diye korkusuz bir çocukluk yaşamamıza vesile oldu.
Siyah beyaz televizyonlar sadece kasabalarda vardı. Akrabalarımıza gidersek ancak televizyonlardan izleyebilirdik.
Hele ortaokul yıllarımızda kasabanın sinema salonlarının afişleri sokaklara asılıyordu ya, elinde kılıç yerden metrelerce yükseklikte uçan bir adam…
Köye gittiğimizde anlattıklarımızla aynı hareketi yaparak karşımızdakilere, ‘’bak bende öğrendim Cüneyt Arkın gibi karate ve uçmayı’’ diyerek gözdağı veriyorduk.
Ne kadar saf ve temiz duygular ki, karşımızdakiler de bizi dinler ve onaylardılar. Çünkü içinde abartı olsa da yalan asla yoktu. Çünkü öyle izler, öyle inanır öylece anlatırdık…
Bunlar Cüneyt Arkın’ın rol gereği yaptıklarıydı…
Ya asıl Cüneyt Arkın…!
İşte orası daha bir büyük sanatçılık örneğiydi…
Türk gençliğini bağımlı maddelere karşı her daim uyardı.
O birileri gibi ekran karşısında olsun, toplum önünde olsun bırakın bacak bacak üstüne atmayı, oturarak dahi konuşmaz, halkının karşısına ayakta çıkardı.
Devlet dahi ondan ‘’akil insan’’ olmasını talep edince; ‘’Türk halkına akıl vermek kimsenin haddine değil’’ cevabını veren adamdır Cüneyt Arkın….
O ki, bir tabiat aşığı… Sağlığını sorduklarında ‘’Allah’a şükürler olsun’’ diyerek sağlığın ne kadar kıymet ifade ettiğini belirtiyor.
O öyle bir sanat adamıydı ki, görüşleri zıt olsa da; Yılmaz Güney’in yasaklı günlerinde filminde rol alıp, ona karşı tepkileri engellemek istemiştir.
Köy çocuğu olduğunu her sohbetinde dile getirmiş, asla kendini bir adım dahi önde göstermeye çalışmamıştır.
Ailesi ve çocuklarıyla tam bir Türk Aile yapısına uygun hayat sürmüş bir Anadolu insanı olmaya çalışmış ve bunu da layıkıyla yerine getirmiştir.
Peki ya sonuç;
Sonuç ortada 7’den 77’ye ve her görüş ve inançtan insanların katıldığı bir uğurlama töreniyle ebedi istirahatgahına yolcu edildi.
Güle Güle
Kara Murat…..
Yücel üstün 2 Yıl Önce
Tek kelimelik bir cevap olsun mükemmel ağzına sağlık abi