Yahu arkadaş halkı bilgilendiren, daha net bir ifadeyle aydınlatma görevi olan köşe yazarları bir günde olumlu bir yazıyı kaleme alsalar ya.
Duayen gazeteci dediklerimizden sayın Emin Çölaşan öyle bir yazı kaleme almış ki gerçekten çöl aşmaya kalkışmış desek yeridir.
Gelelim mevzu bahis olan köşe yazısına…
Duayen gazeteci Emin Çölaşan Diyanet'e karşı açmış ağzını yummuş gözünü.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş acaba neden Emin Çölaşan’ı kızdırmış?
Her ikisinin de kulvarları farklı değil mi ?
Biri Diyanet İşleri Başkanı, yani insanların inançları yönünde bilgilendirme yapan kamuda bir yetkili.
Diğer Emin Çölaşan ise bir gazetede halkı aydınlatması beklenen bir köşe yazarı. (dini konularda yeterli bilgisi olmayan olsa bile uygulamayan bir vatandaş.)
Çölaşan kendi dairesine nasıl oluyor da Diyanetten sorumlu birini dahil ediyor.
Dahil etmesinin sebebi yazıyı okudukça ortaya çıkıyor kıymetli okurlar.
Efendim Cuma hutbelerinde imamlar neden şundan, bundan ya da ötekinden söz etmemiş. Sayın Çölaşan sizin fikriyatınız doğrultusunda zaten buna gerek yok. Neden gerek görmediğiniz bir durumu kendi fikrinizde olmayan duyu organlarında yankılansın istiyorsunuz ?
Şunu da belirtmekte yarar görüyorum bu konuda icazet alınması gereken belki de en son kişisiniz.
Önce siz Türkiye adına çizdiğiniz yola bir bakın, o yol diyanetin hangi sokağına uğruyor ya da bağlanıyor. Ya da inanan insanların hangi inanç değerleriyle örtüşüyor.
Diyanet İşleri Başkanı sizin bilmem hangi meyhane de yada eğlence kulübünde hangi marka alkol tükettiğinizi araştırıyor mu ? Yahut sizden din alimleri adına söz sarf etmenizi bekliyor mu ?
Sizin yaptığınız düpedüz mantığa aykırı, düşünceye ters ve insan fıtratını kusura itecek sebeplerdir. Siz yıllarca örf, adet ve ahlaki değerlerimizle alay ederken, bugün kalkıp o değerlerin makam ve rütbesine ‘’bizim cenahtan’’ neden bahsetmiyor ! diye sitem edeceksiniz. Bu nasıl bir akıl tutulması. Bu nasıl bir kişilik çatışması.
O şikayet ettiğin merci, Gazi Mustafa Kemal Atatürk için Yasinler, Fatihalar okuyor. Gerekirse Anıtkabir’de dahi bu tür yad etmeler uygulansın diye teklifte bulunuyor. Bu durumlarda neden Diyanetin arkasında durmuyorsunuz, öyle bir fikir gelince ne diyorsunuz ? Olur mu öyle şey.
Evet sayın Çölaşan bizim Diyanetimiz gerektiği yerde gerekeni bütün devlet adamlarımıza yapmaktan asla geri durmaz. Siz bu milletten ve değerlerini yıpratmaktan geri durun yeter.