Bir ülke için en büyük tehlike ‘’düşmanını aratmayacak dostu''nun olmasıdır. 15 Temmuz bu sözün en acı örneği olarak Türk Milletinin karşısına çıkmıştır. Lakin hesap edemedikleri bir detay vardı, o detay da; Türk Milleti’nin olması gerektiği yerde beklenmedik hamlelerinin gerçekleşmesidir. İşte bu hamleler hainlerin planlarını yerle yeksan etmiştir. O geceyi İstanbul Vatan Caddesi Emniyet Genel Müdürlüğü önünde tüm çıplaklığıyla yaşayıp şahit olmam, her yazdığım ve söylediğimin birebir kendi yaşadıklarımla alakalı olmasının delilidir. Bu gece hakkında kimse bana oyun ya da tiyatro demesin. Çünkü o hain geceyi yaşayan biri olarak olayları başlangıcından sonuna kadar birebir takip etmişimdir.
15 Temmuz darbe girişimi planladığı gibi ilerlerken, istihbarat ekipleri durumu fark edince planlar panik ve korkuların akabinde değişerek erken saate alınmıştır. Bu karar sonrası durumu fark eden emniyet ve askeri güçler darbeyi bastırabilmek adına harekete geçerler. Buraya kadar her şey normal şartlarda yol alırken, diğer unsurların plan ve hareketleri olayın seyrini değiştirecekti.
İlk ses İktidara karşı bir gün öncesi bile en ağır muhalif sözler eden MHP Genel Başkanı sayın Dr.Devlet Bahçeli’den gelmişti. Darbeciler belkide Bahçeli’den kendilerinden yana tavır alacağını bekliyorlardı. Beklenen ne darbecilerin, ne de onlara destek verenlerin istediği gibi olmadı. Sayın Bahçeli’nin ‘’Milletin birliği ve ülkenin geleceği için siyaseti kenara atıp, en küçük birimlerimize kadar hükümetin yanındayız’’ açıklamasıyla darbecilere büyük bir tokat iner. Sayın Bahçeli’nin iktidara karşı en ağır muhalefet yaparken birden ‘’hükümetin yanındayız’’ sözleri halktan da büyük destek gördü. Bu desteğin ardından Bahçeli ile sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesi ve akabinde sayın Erdoğan'ın ''Halkımızı darbecilere karşı sokağa davet ediyorum'' çağrısı ile milletin akın akın sokaklara inmesi darbecilerin püskürtülmesinde en önemli rolü oynamıştır. Sayın Bahçeli'nin bugün bile Fetöcü hainlerin ''tekrar toparlanma'' içerisinde olduğu bilgisi vermesi ise ülkemizin geleceği adına büyük önem arzetmektedir.
Bir milletin ‘’DEVLET’’ olabilme adına olması gerekenleri bünyesinde barındıran Türk Milleti ister dış olsun, ister dışa bağlı iç düşmanlar olsun, normal şartlarda da anormal şartlarda da ülkesini koruma adına diğer milletlerden farklı bir ‘’GEN’’e sahip olduğu aşikardır. Eğer Türk kanı taşıyorsa bu gen onu vatan millet lehine olacak durumlara çekecektir.
O kanlı pusu, o hain kalkışma anında ortada görünmeyenler, kenardan köşeden ‘’hangi taraf kazanacak’’ beklentisinde olanlar bu suskunluğunun nedenlerine elbette saçma sapan görüşlerle haklılık kazandırmaya çalışacaklardır. Lakin tarih onları hain darbecilerle aynı şemsiye altında yürüyenler olarak yazacaktır.
Büyük Türk Milleti’nin o hain gecede bir zincir misali kenetlenmesi dış düşmanları ürkütse de, bizdekileri farklı bir kaşıntı tutmuştu. Nasıl olurda bu iktidarı dün en ağır şekilde eleştiren MHP iktidarı koşulsuz olarak destekler. İşte burada ‘’Memleket Meselesi’’ denen duygu devreye girmiştir. Bu duyguyu tatmayanlar, bu duyguyu yaşamayanlar tek tek elekten elenmiştir. Tıpkı hain darbecilerle birlikte onların uzantılarının ortaya çıkması ve ülkemizin temizliğe doğru yol alması misali.
O gecenin bir başka kahramanları da Türk basınında birlikte hareket eden medya mensupları olmuştur. Tüm kanalların CNN Türk kanalı etrafında birleşip ortak yayın yapmaları, birlikte hareket eden halkın görüntülerini yine birlikte hareket eden medya mensuplarınca yayınlanması BÜYÜK TÜRKİYE gerçeğini cümle aleme göstermiştir.
Dün darbecilere karşı birlikte hareket eden güç, bugünde Türk Milleti’nin tarihi simgesi BOZKURT’a sahiplenerek siyasetin sadece ‘’siyaset yapmak’’ olmadığını göstermiştir. Büyük Türk Devleti genişleyerek, kutlu yolculuğa yani TURAN ÜLKESİ hedefine varmaya ramak kalmıştır. Unutmayın ki, içerideki düşmanlara karşı kazanılan zaferler, dış zaferlerin habercisidir.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene !