Ölü sever bir toplum olduk. Sevdiklerimizi sağlıklarında değil de öldüklerinde yüceltiyoruz. Ölülerimizi rahmetle analım ancak hayatta olanlara da yaşadığı dönem içerisinde gerçek değeri kadar ilgi ve saygıyı esirgemeyelim.
Yazmak, “İnsanın tasasını paylaşıma açmaktır” demişti bir yazarımız. Biz de yas dünyamızı paylaşıma açarak dilden dile dolaşan bir hikaye ile sizleri konumuza ortak edelim. Hikâyenin adı “Bedevinin Ceylanı”dır.
“Hikâyede bir adam küçük oğlunu ölü bulur. Eşine bu haberi yumuşatarak söylemek için oğlunu bir pelerine sarar ve karısına avdan kendisine bir ceylan getirdiğini söyler. Onu pişirmek için kederi hiç tatmamış bir evden bir çömlek ödünç alması gerekmektedir. Kadın, yaşadığı topluluktaki herkesin kapısını tek tek çalıp bir çömlek ister. Ama herkes ailesinin başına gelen bir kayıp hikayesini onunla paylaşır.
Kadın eve boş döner ve kocasına “Keder yemeği pişirmemiş tek bir çömlek bile yok” der. Adam pelerini açar, oğlunu ortaya çıkarır ve “Keder yemeği pişirme sırası bizde çünkü bu benim ceylanım” der.
Acısız ne bir ev ne de bir hayat vardır. Ve yas tatmamış kimse yoktur.
Bir biri ardı sıra pek çok değerli insanımızı, dostlarımızı kaybettik. Göç kervanı dur durak demeden yol almayı sürdürüyor. Meçhule giden geminin hangi limana uğrayacağını oralardan kimleri alacağını bilemiyoruz.
19 Eylül 2023 günü Ankara Şehir Hastanesinde zorlu bir yaşam savaşı veren Osman Manzak hocamızı kaybettik.
Osman Manzak Trabzonlu bir öğretmendir. Amasya’da 30 yılı aşkın görev yapmış, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, burada emekli olmuş. Rahmetle anıyoruz Özkan Yalçın Hoca gibi.
“Ve, Amasya o şehirdir ki orda doğmak kadar ölmek de saadettir” cümlesinde anlatıldığı gibi Amasya sevdalısı bir öğretmenimizdi. Sincan’da eczane açan oğlu, Milli Prodüktivite kurumundan bürokrat olan kızının Ankara’da olmaları nedeniyle Amasya’dan gözyaşları ile ayrılmış, Ankara’ya göç etmişlerdi.
Bir ayı aşkın yatağa bağlı yaşam mücadelesi vermişti. Dostlarıyla, yoldaşlarıyla ayakta vedalaşacak vakti olmadı ne yazık ki. Neler düşündü, neler hayal etti o koşullarda acaba. Yatağa bağlı geçen bu zaman diliminde herhalde tüm yaşamı bir sinema şeridi gibi geçmiştir gözlerinin önünden. 74 yıllık ömrünün hakça bir muhasebesini yaptığından ve semeresinden hoşnut olduğundan hiç kuşku duymuyorum. Yaşamının tümünü eğitime adamış görevini yüksek bir özveriyle yerine getirmiş onurlu bir eğitimciydi Osman Manzak. Ve benim bacanağımdı. Dünyaya gözlerini kapatırken gönenç içinde olduğunu düşünüyorum.
Geçen yaz Dikili’de beraber tatil yapmış edebiyattan siyasete ülke sorunlarını enine boyuna konuşmuş, kitaplar okumuştuk. Ona bu yıl için hastanede ziyaretimde bir an önce iyileşmesini dileyip tekrar Dikili’ye davet etmiştim ama kısmet olmadı. Birlikte geçirdiğimiz son tatilmiş.
Osman Manzak soylu bir aydın, gerçek bir yurtsever, tutarlı bir demokrat, sevecen bir insandı. Gösterişten uzak yaşadı. Öğretmen arkadaşlarından ve öğretim hareketinden kopmayan emekçilerin, namuslu aydınların, yurtseverlerin safında yer alan sade bir yurttaş gibi yaşayan bir eğitimciydi.
Osman Hoca’nın cenazesinin Amasya’ya götürülmesini arzu ederdim. Öyle sanıyorum ki Osman Hoca’da öyle olmasını dilerdi. Çünkü derin bir aşkla bağlıydı bu kente. Ama çocukları Ankara’ya gömülmesini uygun bulmuşlar, ne diyebiliriz…20 Eylül 2023 günü Ankara Şehir Hastanesinde hayata veda eden Osman Manzak Hocamızı gözümüz yaşlı, gönlümüz kırık sevgi ve özlemle Ankara’da Karşıyaka mezarlığına defnettik.
Sevenlerine, dostlarına ve Manzak ailesine başsağlığı diliyoruz. Onu çok özleyeceğiz.
Mekânı cennet olsun.
AMASYA SEVDALILARI
Paylaş
Gülçin Manzak Aydın 3 Ay Önce
Sevgili Naci Eniştem, Babamın acısı çok tazeydi, onu kendi köşenizden anmanıza teşekkür edemedik. Bugün babamı yitireli 1 sene oldu, bilmem kelimeleri toparlayabilecek miyim ama yazmak istedim. Babamla yaş aldıkça perçinlediğiniz dostluğunuz babam için de çok kıymetliydi, sizinle vakit geçirmekten o da çok hoşlanırdı, onu biliyorum. Sizin de andığınız 2022 yaz tatili iyi ki de birlikte olmuşuz. Tabi o zaman babamızla son tatilimizi yaptığımızın farkında değildik. Herhalde en sevdiklerinden birini kaybedince insan daha iyi anlıyor, sevdiklerinle geçirilen vaktin kıymetini. Ne güzel tasvir etmişsiniz babamızı. Ben de böyle gösterişten uzak, özgeci, doğru bildiğini söylemekten geri durmayan, şefkatli bir babanın evlatlarından biri olduğum için ne kadar mutlu olduğumu bu sene daha iyi anladım. Yanlış anlaşılmasın, kaybedince değil özleyince daha iyi anladım. Neyse ki her bir parçası bizlerde yaşıyor, her bir araya gelişimizde o da aramızda oluyor, bir sözüyle, karakteristik bir hareketiyle… Babam materyalist bir insandı ama insani duygulara da çok önem verirdi. Sevdiği insanı muhabbetle severdi. Sevmediğini de saklamazdı, belli ederdi:) Olduğu gibiydi. Babamı da seven gönülden sever, işine gelmeyen babamla anlaşamazdı. Amasya’da hem çok sevdiği dostlar edindi zaman içinde hem de çok sevildi. Trabzonlular hemşerilik sever, babam da memleketini severdi ama demokrat duruşundan olsa gerek, bu konuda da tutucu değildi. Bize hep aile olmanın insana güç verdiğini, birbirine destek olmanın önemini anlatırdı. Gitmeden önce bizi Ankara’da bir araya getirmesi, bizi birbirimize emanet etmesi, kendisinin de bizimle kalmayı tercih etmesi de bundandır diye inanıyorum. En azından son zamanlarında çokça vakit geçirebildik, birbirimizi daha iyi tanıdık, hastane bahçelerinde de olsa bolca sohbet ettik. Dediğiniz gibi onu çok özlüyoruz ve bu özlem günden güne azalmıyor maalesef. Burada kendisini bir kez daha anmamıza alan açtığınız için çok teşekkür ederim, ellerinizden öperim.