Hey gidi günler be!
Geçmişe ait o derin hatıra sayfalarının en başında gelir Traktör ismi. Hele çocukluğumuzun ulaşılması güç, ulaştığında mutluluğu tavan yapan o tekerlekli makine.
Ne detaylar, ne muhteşem anılar var o Traktör denen ismin içinde….
Evlerinde traktörü olup, tarlaya traktörle gidenlerin çocukları ne şanslıydılar.
Evimizin önünden traktörün geçmesini merakla bekler, traktör geçerken öyle haz duyardık ki anlatılması dahi zor. Hele bazen evlerimizde sığırların dışkılarını (tezek) traktöre yükleyip tarlaya götürme vaktini dört gözle beklerdik. O traktöre yüklenen tezeklerin üzerinde bile tarlaya gitmenin keyfi şimdilerde belki uçağa binmede dahi yoktur.
Bazen de traktör römorkuna hareket halindeyken binmeye çalışan çocuklar traktör sürücüsünden büyük azar işitirlerdi.
Her hafta kasabada kurulan pazarlara dahi traktörler ile gidilirdi. Akşama doğru köy meydanında traktörün gelmesini bekleyen çocukların mutluluğu görülmeye değerdi. Traktörden Pazar çantasıyla inen baba ve dedelerin peşine takılan çocuklar mutluluktan uçarlardı.
Evde hasta olan biri olduğunda eğer araç bulunmazsa hemen traktörü olan birine koşar, hastanın acilen kasaba doktoruna yetiştirilmesini iletir konu komşu hep birlikte yola çıkılırdı.
Hastayı evde merak ve endişeyle bekleyenler traktörden önce sesini, sonra kendisini görür ve gelenlerin ne söyleyeceğine meraklı gözlerle bakarlardı.
Düğünlerin de vazgeçilmeziydi traktörler. Her iki tarafın yakınları traktörlerle köyün çevresinde ve diğer köylere tur atar gelirlerdi.
Şimdi şöyle bir çalıştığım şantiye ofisinin camından dışarı bakınca traktörün teknolojinin bu kadar gelişmesine rağmen işe yaradığını görünce, sanki traktörle bir kez daha gurur duyar gibi oldum. Kim bilir belki de bana eski günleri hatırlatıp o yaşadığımız mutlu anıları satırlara dökmemi sağladığı için…..