banner45

Ortadoğu ve Türkiye

Dünya bir yana sen bir yana derler ya! İşte öyle bir coğrafi konumda bulunuyor günümüzün gözü doymayanlarının gözlerini diktiği Ortadoğu.

Bu mucizevi coğrafyanın kalbi ise Türkiye.

İşte bu nedenle Ortadoğu, dış dünyadan çok Türkiye için önemli bir coğrafya. Kaldı ki bu coğrafyanın can damarları yıllarca Türklerin kontrolündeydi. Ne zaman ki bu damarlardan el çektirildi işte o andan itibaren Ortadoğu’nun kalbi gerekli olan yaşamsal unsurlarını pompalayamaz oldu. Sonrası bölge arapsaçına döndü.

Arapsaçına dönen bölgede ufaktan başlayan terör grupları birleşerek güç kazanmaya başladılar. Bölgede hakim olamayan iktidar zafiyeti terör örgütlerinin kontrolü bölgesel olarak ele geçirmesine neden oldu. İçeride güçlenen terör örgütleri bölgenin kalbi olan Türkiye’yi de tehdit etmeye başladı. Gerek içerde gerekse bölgede farklı noktalarda eylemler başlattılar. Ortadoğu’nun sınır güvenliği de bu grupların kontrolüne geçince, terör unsurları rahatlıkla Türkiye’ye geçmeye başladılar. Zamanla içerideki uzantılarından da destek alarak eylemlerini iç alanlara kadar genişlettiler.

Türkiye, Ortadoğu için can damarı iken, kendi can damarlarının da tehlike altında olduğu bilincine vardı. Terör ve teröristlerle amansız bir mücadele başlattı. Mevcut iktidarın istihbarat çalışmaları neticesi tehlikenin büyük olduğu tespit edilerek ‘’İnlerine kadar girin’’ emri verildi.

Türkiye'nin gelecek hedefleri, terör gruplarına endişe ve korku yarattı. Yapılan tüm operasyonlarda terör örgütlerinin büyük ve önemli kayıpları gün yüzüne çıktı. Bu sayede örgütleri besleyenlerin de destekleri deşifre olmaya başladı. Türkiye büyük bir risk almış ve bu riskin neticesini tahmin edercesine üzerine üzerine gidiyordu.

Normal yollarla Türkiye’yi durduramayacağını anlayan şer güçler, farklı kulvarlarda Türkiye’yi sıkıştırmaya başladılar. Bu bazen bir iç kalkışma oldu, bazen ekonomik baskı bazen de siyasi kaos….

Tabi hiç biri Türkiye’yi hedefinden bir milim geri adım attıramadı.

Türkiye bildiği doğrular ve haklı davası üzerinde yürümeye devam etti.

Önce Türk Cumhuriyetlerini bir çatı altında topladı. Azerbaycan ile alakalı Ermeni sorunu kökten çözüldü. Türk Birliği adı altında tüm Türkler’in hayali olan Turan Birliği temeli de atılmış oldu. Şimdi sıra İslam Birliği üzerinde yoğunlaşmıştı. Ortadoğu bir Müslüman coğrafyası iken, neden acaba İslam dışında tüm inançlar bu bölgede yetki sahibi olmuştu. İşte burada oluşan bu çarpık yapılaşma değişmeliydi. Türk ve Müslüman gruplara tehdit oluşturan terör unsurları bu coğrafyadan tamamen temizlenmeliydi.

Türkiye adım adım hedefe ilerliyordu. Kararlı bir irade ve kendilerine sahiplenildiğini hisseden bir askeri güç… Hedefin nihayete erebilmesi için her şey istenildiği gibi işliyordu. Sahada kontrolü ele geçirmeye çalışan muhalif güçler, Türkiye’nin yoğun desteğiyle bölge huzuruna doğru adım adım ilerliyordu. Bu ilerleyişi ne terör unsurları, nede onları destekleyen dış unsurlar durduramıyordu. İçerideki ajanları ve yönetimlerde bulunan uşaklarıyla arızalar yapmaya çalışsalar da, Türk istihbaratı tüm bunları deşifre ediyordu. Artık gizlenecek bir şey kalmamıştı. İçerideki uydu yöneticilerinin de yapacağı bir şey kalmamıştı. Terör örgütlerine özenle sunulan yeraltı yerleşkeleri ve inleri tek tek bulunup yok ediliyordu. Bölgenin muhalif güçleri Türk komutanlardan askeri disiplin ve eğitimler alıyor, saha da bir Türk askeri gibi görev alıyorlardı.

Nihayetinde akıbet, yöneticiler ve terör elebaşlarının bölgeyi terk etmelerine kadar vardı.

Dün bölge terörüne destek olan güçler şimdi sıraya girmiş, Türk Devlet Yöneticilerini ziyaret ediyorlar ve Türk Devleti’ni bölgenin hakimi olarak lanse ediyorlar.

Dünya’nın yeniden şekillenmesine az kaldı. Karada ve denizde olduğu kadar göklerde de Türk Hakimiyeti adını altın harflerle tarihe yazdıracaktır.

YORUM EKLE