Eski hikayeler ile yeni romanları karşılaştırdığımızda ne denli bir yaşam savaşı içinde olduğumuz alenen ortaya çıkıyor. Peki ya bu savaşta insanlık neden kendine binbir eziyeti reva görüyor.
Önceleri bir gaz lambasıyla başlayan hayat serüvenimiz, sokaklarda yine el fenerleri ile daim oldu. akabinde bir yüzyıl atlayalım ve geldiğimiz noktaya bakalım.
Emin olun gelenler hep gidenleri aratır oldu..
Saygınlık..
Doğruluk...
Adamlık..
Vefa, ahdevefa..
İman esaslarımız...
İnançlarımız ve geleneklerimiz..
Devlet adabı..
Siyasi etkenler..
Aile kavramları ve kuşak çatışmaları...
Daha devam edersek uzayıp gider..
Halbuki biz geçmişte gaz lambası başında geçirdiğimiz ilim ve bilim öğrenme gecelerini, mekteplerde verdiğimiz zaman ve mekan kavramlarını, tarihi geçmişin bize bıraktığı mirasları hoyratça harcamış hatta ve hatta çiğner olmuşuz.
Teknoloji mi diyorduk..!
O konuda rahat olun ayak tırnaklarımızdan saç diplerine kadar işlemişiz bu mereti...