Sanat öyle bir değerdir ki, sanatçı bu değerin duruşunu sergilemekle görevlidir. Sadece sanat icra etmekle değil. Sanatçı milletin örnek alacağı kişidir. Sanatçı milleti tokatlayan değil. Bir de sanat derken sanatı asla yerle bir edemezsin bu hakkın asla yoktur.

Bir zamanlar sanatçı bir kardeşim Mekin Özcan'ı dinlemiştim. Sanatı neden bıraktığını anlatıyordu. İşte Halil Sezai vakasını izlerken hep o sohbet aklıma geldi. O zamanlar bu sohbeti de haber yapmıştım. Hiç aklıma gelmemişti o 10 yıl önceki sohbetin bugün gerçekle örtüşen boyutuna şahit olacağım. 

Vay be...

Mekin Özcan diyordu ki;  ''Sanat ve sanatçının bu kadar dibe vurduğu bir dönemde kendime sanatçı demek yada dedirttirmek istemiyorum, bu nedenle ben Mekin Özcan olarak artık sanatçı değilim '' 

Biri bir başkasının hataları yüzünden sanatı bırakıyor. Diğeri sanat adına kendince dinleyicisi olduğu ve değer vermesi gerektiği bir insana tekme tokat girip küfrediyor.

Sonra tepkiler çığ gibi olunca da özür diliyor.

Hadi ordan be adam... Sen zaten o görünen zavallısın. Sen zaten o bedenin içine gizlenmiş bir canisin. Sonunda kendi kendini ifşa ettin. Bir tek takdir edilecek yanın, bize bırakmadın bu işi sen kendi kendini ifşa ettin

Bu arada her ne hikmetse bir vekil diye meclise giren, millet aleyhinde ne varsa onlara vekalet etmekten geri durmuyor. Bu adamın adı da Eren Erdem...

Bir defa bu adamı güzel bir icraat içerisinde görsek geçmişi silip taraf(mış) ız gibi davranmaktan vaz geçeceğiz. Ama nerde...

Nerde kirli ve bozuk bir durum var orayı onarma görevi bu adamda.

Güzel satırlar yazmak, güzel ve faydalı haberler vermek ne zaman bizlere yoğun bir şekilde gelecek acaba...