Hani bazıları ‘’lafla peynir gemisi yürümez’’ derler… Bazen de ‘’söz gümüş ise sükut altındır’’ diyor. İşin aslına bakarsanız ‘’sözü gediğine koymak’’ bu duruma son noktayı koymak anlamına gelecektir.
Biz insanoğlu ne çekersek dilimizden çekiyoruz. Çünkü dilin kemiği olmadığından beyinsel düşünceyi daha analiz etmeden dış ortama aktarabiliyor. Bu durumu kontrol altına almak gerçekten çok zor… Zorluğun en bariz anlatılan sözcüğü ise ‘’keşke’’ diye başlayan cümleler oluyor. Bu nedenle yazı ile durumları değerlendirmek daha faydalı ve hatası daha az olan iletişim yoludur. Hani dilin kemiği yok derken sosyal medya diye bir alan çıktı karşımıza. Ve yazının dahi bu en güvenilir anlaşma zemini çatırdamaya başladı. Öyle ki, dil ile söyleyemediğimiz, ağza alınmayacak sözler sosyal medyalarda sınır tanımaz halde dolaşır oldu. Hem de bu cümleler çoluk çocuğumuzun gözleri önünde alenen sergileniyor.
Ne olacak peki, ne yapmak gerekiyor. Kanun koyuyorsun olmuyor, kısasa kısas yapıp sosyal medya da ifşa ediyorsun adam onunla bile gurur duyacak pozlar sergiliyor. İnsan olarak bu durumları anlayabilmek ve izah edebilmekte zorlanıyoruz.
Gidişat bizleri epey zorlayacağa benziyor. Sosyal medya kirliliği siyasetten iş alanına, yazılı ve görsel medyadan sivil toplum kuruluşlarına, okullardan aile içlerine kadar bulaşmış durumda. Bu kirliliğin izlerine o kadar çabuk ve net ulaşıyorsunuz ki, ispat ve doğruluk payı kişilerin kendi sayfalarında uluorta sırıtıyor. Adam dün siyah dediğine bugün beyaz demekte hiçbir mahsur görmüyor. Dün yerden yere vurduğu birine öyle bir sarılıyor ki, geçmiş paylaşımlarına baktığınızda aklınızdan şüphe edecek hale geliyorsunuz.
Uzun lafın kısası lafla peynir gemisini de yürütmeye başladık, kötü sözleri de altın kıymetine bindirip sözü tam gediğine koyduk.
Selametle…..