Yıl 1980'ler... Eylül darbesinin ardından o çetin yılların rüzgarlı atmosferinde okul yoluna düşmüştük. O zamanlar yollar bu kadar kolay aşılmıyordu. 10 kim'lik yol bu günlerin 100 kilometresine bedeldi. Bir yandan yol telaşı diğer taraftan ortamın siyasi rüzgarları okul hayatına fırtınalı zamanlar yüklemişti. O zamanlar arkadaşlıklar bu günlere nazaran çok daha vefalıydı. Her ne kadar zıt kutuplar olsa da mahalle araları, yine de dostluk ve sahiplenme çok daha farklıydı. Keşkelerin çokça yaşandığı bir dönemdi. Bu günlere gelindiğinde söylenecek çok şey vardı o döneme ait. İşte onlardan bazıları...
Lütfü Yüksel, gördüğümüzde yolumuzu değiştirdiğimiz, okul koridorlarında karşılaşmaktan kaçındığımız bir Öğretmendi. bir de odasına çağırdığın kalbimiz küt küt diye göğüs kafesimizi zorluyordu. Ama yanına gittiğimizde yüzü gülen, derdin var mı diyen bir müdürdü.
Dursun Abdullahoğlu, sert bakışlı, disiplin kokan davranışları ve sevecen tavırları. Nasıl hepsini bir bedende barındırıyordu şu dönemde hayret ediyor anlattıklarım. İşte öyle biriydi Dursun öğretmenimiz. Bir öğrencinin kulağını ovuşturarak çekecek kadar sert, bir baba kadar şefkatliydi. Zaten eskiler okula çocukları verdiğinde ''Eti senin kemiği benim'' diyerek teslim etmiyorlar mıydı çocuklarını. Bu teslimiyet işte bu nedenle oluyordu. Şimdilerde öğrenci öğretmene her ağzına geleni söylese de, karşısında her türlü hareketi rahatça sergilese de bir baba eskiden güvendiği kadar bir öğretmene şimdilerde güvenemiyor.
Mehmet Şahin, o herkesin ağzında esprili şakalarla dolaşan bir öğretmenimizdi. Kızar, öfkelenir, hatta ders notlarını en düşük verirdi ama, verdiği derslerle kendine ve öğrencisine güvenir asla sınıfta bırakmazdı. Şefkat,merhamet ve bir eğitim uzmanıydı...
Özgür Özdemir....Bir ekoldü...Öğretmenliğin yanında bilgi hazinesi ve yaşamıyla hayatımızın gelecek idollerindendi. Öyle de oldu. Öğrenciliğimiz bitti ve onun o engin tecrübeleri hala bizlerin yanında bir başucu kitabı gibi. Ne zaman arasak bizlerin her sorusuna uzunca cevaplar verir. Asla kırmaz, incitmez ve senin arayıpta söyleyemeyeceklerini söylettirir. O kadar yakından tanır ki öğrencisini, derdi mi var, sevinci mi var konuşmasından anlar. Okulda yarım kalanları sivil hayatımızda tamamlayan bir öğretmen Özgür Öğretmenim...O diplomam da imzası olan Taşova Lisesi Müdürümüz, sonraki yıllarda Taşovamıza büyük katkılar sağlayan Belediye başkanımızdı.
Fatma, Zeynep, Dilek, Zeynel, Mehmet, Naciye ve daha niceleri...Allah ölenlerimize rahmet yaşayanlarımıza da sağlıklı nice uzun ömürler nasip etsin...
Tek tek hepsinin ellerinden öpüyorum...