- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, Ahmet Rıza KORKUT kimdir?
Bu soru dünyanın en zor sorularından birisi olsa gerek. Özellikle de henüz kendisini fazla tanıyamamış birisi için cevap vermesi oldukça güç bir soru. Kendimle tanışalı 35 yıl olmasına rağmen, kendimi çok fazla tanıdığım söylenemez. Fakat görünen ve bilinen tarafıyla Ahmet Rıza Korkut, yaşamak için yazmak zorunda olan ve yazmak için de insanları sevmekten hiç başka çaresi olmayan bir insan. Kimilerine göre bir iş olsa da yazmak, ben nefes almak ve kendi içsel dünyamı ve hayal ettiğim dünyayı insanlarla paylaşmak ve o dünyada insanlarla beraber yaşamak için yazıyorum. Şair ya da yazar sıfatları her ne kadar üzerime yakıştırılsa da ben kendimi henüz o rütbede görmüyorum. Duam ve temennim odur ki bir gün bu ahir ömrüm bitip, bu dünyadan göçüp gittiğimde geriye insanlara sadece sevgi bırakabileyim. Sevgiden başka silahım, gücüm ve siyasetim yoktur benim.
- Yazmaya nasıl ve nerede başladınız,yazarlık serüveni nasıl başladı?
Yazmaya orta okul yıllarında başladım. O dönem yazdığım bir kompozisyon Türkiye derecesi alınca ve TRT'ye gönderdiğim bir çocuk hikayem ödüllendirilince yazma kararı aldım ve bu serüven başladı. Lise yıllarımda ilk gençlik heyecanlarımın da etkisiyle şiir yazmaya başladım ve yazdığım şeylerin öğretmenlerim tarafından da hayretle karşılanması sonucu, onların yönlendirmeleriyle bu işi daha da benimsemeye başladım. Ve sonrası malum, buradayız...
- Yazmak sizce yetenek işi mi?
Yazmak da; araba tamir etmek gibi, inşaat işçiliği gibi, şarkı söylemek gibi, hamallık gibi, doktorluk gibi, fotoğrafçılık gibi bir yetenek işi. Sonradan çalışmakla veya ben yazar olacağım demekle yazar olunabileceğini düşünmüyorum. Bu tamamıyla Yaradan'ın insana bir lütfudur... Marifet O'nda açıkçası. Bize sadece "yaz!" emrine uymak düşüyor...
- Türkiye'de yazar yada şair olmak zor mu , kitap yayınlamak hangi süreçlerden geçiyor?
Türkiye'de ve hatta dünya da zor ve meşakkatli bir iştir yazar ya da şair olmak. Bildiğim kadarıyla ülkemizde her gün yaklaşık 2000 kadar kitap piyasaya çıkıyor ve bunların 1999 tanesi de çıktığı gibi yazarın hayalleriyle birlikte suya düşüyor. Tabiri caizse, kurtlar sofrasında pay kapmak gibi bir durum söz konusu. Fakat gerçekten kaliteli ve okunası şeyler yazmışsanız ve iyi bir ekiple de çalışıyorsanız tüm bu zorlukları aşıp ben buradayım dememeniz için de hiçbir sebep yok. Kitap yayınlamanın pek çok süreci var. Ama kitap yayınlamak için kitap yayınlamıyorsanız, yani bu iş sizin için gerçekten bir meslek olacaksa izleyeceğiniz ilk yol dosyanızı yayınevleriyle paylaşmak olacaktır. Bu süreçte pek çok yayınevi dosyanızı hiç incelemeden iade edecektir. Sizin tanınmıyor olmanız, daha önce belirgin ve topluma mal olmuş çalışmalarınızın olmaması veya yayıneviyle dünya görüşleriniz uymaması gibi pek çok sebebi olabilir bu reddedilişin. Zaten asıl ve en önemli süreç de burası. Sonrasında zaten telif anlaşmalarınızı yapıyorsunuz ve gerisini yayın evi hallediyor. Editöryal incelemelerin sonunda baskı süreci ve sonrasında emeklerin karşılığını alma vakti. Gerçekten iyi şeyler yazdınızsa ve şanslı iseniz (ben buna nasip diyorum) yüzünüz gülecektir. Aksi halde belirttiğim 1999 içerisinde yerinizi alırsınız. Kararı verecek olan tamamıyla okurdur. - Hangi tarzda yazmayı seviyorsunuz? Öne çıktığım tarz aşk ve ayrılık üzerine yazılar ve şiirler olsa da, fantastik ve gerilim türünde yazılarımla daha çok ön plana çıkacağımı düşünüyorum. Zaten orta vadede bu tarz eserlerimle sevenlerimin karşısına çıkacağım. Kararı yine okurlarım verecekler..
- En beğendiniz yazar yada şair kim?
Pek çok yazar ve şair üstad var birbirinin önüne koyamayacağım. Bir de bu tür sorulara verilecek cevaplar ülkemizde malesef siyasi noktalara çekilebiliyor. Şimdi ben size Nazım Hikmet desem solcu bu adam diyecekler, Necip Fazıl desem sağcı diyecekler. Her ikisini de söylesem her tarafa oynuyor diyecekler. Haksız mıyım? Ve hatta Arif Nazım desem ülkücü olmayacak mıyım? Maalesef ülkemizde böyle bir durum söz konusu... O yüzden eline kalem alan her insan değerlidir benim için...
- Yazmanızın amacı nedir?
İşin açığı edebiyat umurumda bile değil, ben sadece nefes almak ve yaşamak için yazıyorum. Yaradan tarafından bana "yaz" emrinin verildiğine inanıyorum. Ki bence bir insana bahşedilen her yetenek, her nimet onu yapmamız emriyle bize verilir. Ancak yanlış anlaşılmasın, elbette Türk Edebiyatı'na katkı sağlamak da önceliğimizdir. İmla bilmeyenden, Türkçeyi her yazdığı şeyle katledenden yazar olmaz. Üzülerek bunu çokça görmekteyiz. Gerek imlasız basılan yüzlerce kitaptan ve gerekse eline her kalem alanın ben yazarım ya da şairim demesi yüzünden güzel Türkçemiz çok yara almaktadır. Okurun, böyle insanlara haddini bildirmesi gerekir. Çünkü, Türkçemizi korumak hepimizin önceliği olmalıdır. Birisi çıkıp bir şeyler yazarak egosunu tatmin edecek diye Türkçemize zarar verilmesine izin veremeyiz.
- Aslında çok yönlü bir yazarsınız bu geçişlerin hayatınıza etkisi nasıl?
Bu durumun çok artısını ve çok eksisini hayatımda yaşıyorum. İster istemez tüm yönlerinizle hayata ve yazılarınıza yön vermeye çalışıyorsunuz ve ister istemez bir koltuğa o kadar karpuz sığmıyor. Bir yönünüzle veya bir tarz ile uzmanlaşmaya çalışsanız geriye kalan her şey için kendinizi eksik hissediyorsunuz. Zor yani smile ifade simgesi
- Roman yazma düşünceniz var mı?
Roman yazma düşüncem elbette var. Yeni çıkacak olan kitabımız deneme türünde bir kitap olacak. Bu şekilde şiirden düz yazıya bir geçiş yapmış olacağız. Sonrasında da bilinen tarzımdan çok farklı bir tarzda roman çalışmamız olacak. Ve bu romanın sinema uyarlamasını da düşünüyoruz. Tabi bunlar şuan için taslak aşamasında. Hep beraber göreceğiz neler olacağını...
- Yazılarınızın esin kaynağı nedir?
Yazmak için dünyanın tüm güzellikleri yeterlidir. Kalbimde sevgi ve bakmayı bilen bir çift gözüm varsa yazmamak için de bir sebebim yok sanırım. Ve uçsuz bucaksız hayal gücümü de unutmamak gerekir.
- Yazar olmasanız ne olurdunuz yani hangi mesleği seçerdiniz?
Esasında sınıf öğretmeniyim ama henüz sıra gelmediği için yapmıyorum smile ifade simgesi Bilgisayar yazılım ve internet ağı konusunda uzmanım. Yazarlık ve bu işi birbirine paralel olarak götürmeye çalışıyorum.
-Kitaplarınızın bu kadar çok satmasını neye bağlıyorsunuz?
Anlatmak istediğimi iyi anlattığımı düşünüyorum. Ve anlattığım şeylerin insanların genelinde zaten var olan duygular olduğunu düşünüyorum. Bir de edebiyat yapacağım diye kocaman kocaman cümleler kurmak yerine, daha küçük ve anlaşılır cümleler kurup anlaşılmayı kolaylaştırıyorum sanırım. Bir okurum böyle yorumlamıştı yazdıklarımı...
- Yazar olmak isteyen gençlere önerileriniz var mı?
Yazmak için yazmasınlar. Az önce de bahsettiğim gibi sırf egolarını tatmin etmek için yazıp, güzel Türkçemize zarar verenlerden olmasından. Gerçekten bir yeteneğe sahipseler zaten kendisi istese de kendisini durduramayacaktır. Bu yeteneğin en büyük besin kaynağı okumaktır. Okumadan yazmaya çalışmak, ehliyetsiz araba kullanmak gibi olacaktır. Bir not daha düşeyim; etraflarında "yazıp da ne yapacaksın, daha gerçekçi olup bir iş güç sahibi ol" diyen çok olacaksın. Kendi yeteneklerinde inanıyorsalar asla vazgeçmesinler.
- Haber Sitemiz ve Amasya Basını ile ilgili düşünceleriniz nelerdir ?
Haber Sitesi Amasya basınının köklü kuruluşlarından ve çok yönlü yayınlarıyla dikkat çekiyor. Gerek haber sunumu ve gerekse sosyal medyadaki yeri iyi bir kaliteye sahip. Yayın hayatınızda daimi başarılar diliyorum. Amasya basını şehrimize yakışır şeylere imza atmaya çalışıyor. Herkes elinden geldiğince Amasya'mıza hizmet etme gayretinde. Dilerim kazanan hep Amasya olur. Güzel bir sohbet oldu, çok teşekkür ederim.
Bu güzel röportajımızla birlikte tüm hemşerilerimizin ve İslam aleminin Ramazan Bayramlarını da tebrik ediyoruz.