Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
-Türkiye ekonomisinin ciddi gelir unsurlarından, kuruldukları tarihlerden bugüne büyük kalkınma hamlesinin bir parçası olan ve şekere şeker olmanın ötesinde önemli bir rol biçen şeker fabrikaları sağladıkları istihdam ve katma değer ile geçmişte olduğu gibi bugün de öncü bir sektör niteliği taşımaktadır.
Şeker sektöründe üretimde sürdürülebilirliğin devamı için her pazarlama yılı açıklanan şeker kotaları sürdürülebilirlik adına açıkça ifade etmek gerekirse o bölgenin bir prestiji niteliğini de taşımaktadır. Bu manada 2023-2024 pazarlama yılında Amasya Şeker Fabrikası adına açıklanan şeker kotası fabrikanın sürdürülebilirlik esasında geleceğe bakışını ve prestijini sarsacak nitelikte tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Özellikle, mazot, gübre ve tohum başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki aşırı artışlar, alım fiyatlarındaki belirsizlikler gibi daha bir çok nedenden dolayı Türkiye’nin tarımsal üretimine yansıyan olumsuz tabloda ilk sinyali şüphesiz şeker pancarı vermiştir.
Özellikle üreticinin, esnafın ve bölge halkının el ele vererek kurdukları bir kooperatif fabrikası olan Amasya Şeker Fabrikasının kotasının geçen yıla göre 3 bin 50 ton düşürülmesi fabrika çalışanından pancar üreticisine, esnafına kadar tüm fayda-yarar sağlayan sektörlerde yıkım, şaşkınlık ve bir o kadar da üzüntü ile karşılanmıştır. Piyasa gerçeklerinden kopuk söz konusu durumda geçtiğimiz pazarlama yılında 81 bin ton A şeker kotası bulunan Amasya Şeker Fabrikasının kotasının 2023-2024 pazarlama yılında 77 bin 950 tona, 67 bin 600 ton A şeker kotası bulunan Adapazarı Şeker fabrikası kotasının ise 63 bin 210 tona düşürülmesini bölge ekonomisi ve üreticiler bazında aktör rolünü kaybetmeye yönelik adımlar olarak ifade etmek mümkündür.
Aslında kota düşüklüğüne gidilen işletmelerde iki yıl üst üste yüzde 90’ın üzerinde arz sağlanmıştır ve bu doğrultuda ilgili yönetmeliğin kota iptaline ilişkin hükmü uygulanmamalıdır. Her iki şirkete tahsis edilen A kotası, kotaya esas kapasitesini aşmamaktadır. Bu nedenden dolayı kotalarının düşürülmemesi gerekmektedir.
Eldeki veriler ve bilgiler çerçevesinde ilgili yönetmelikte muğlak ifadeler nedeniyle yeniden gerekli düzenlemelerin yapılması ve her iki şirketin yönetmeliğin kota iptali hükümleri çerçevesinde bir yaptırıma maruz bırakılmamasının değerlendirilmesi, ülke toplam A kotasının hakkaniyetli bir şekilde paylaştırılması sektörün sürdürülebilirliği açısından fayda sağlayacaktır.
Gerçek olan şu ki; Kotaların düşürülmesi sonucu oluşan darboğaz, şeker pancarı üretimini ve dolayısıyla ülke tarımını içinden çıkılamaz yönde olumsuz etkileyecek, üretici pancar üretiminden uzaklaşacaktır. Yıllardır bölgelerine sağladıkları istihdam ve ülke ekonomisine katkılarıyla öne çıkan zor zamanların bu fabrikalarında uygulanan düşük kota uygulaması işçilerin ve üreticilerin geleceğe dair umutlarını da yitirmesine neden olabilecektir.
Sonuç olarak; 21. yüzyıl Türkiyesi üretim yüzyılını hayata geçirebilmek için gıda sektörünün baş aktörlerinden şeker sektörüne yönelik engeller, riskler ve fırsatlar ortaya konularak gereken acil aksiyonlar bir an önce hayata geçirilmelidir.”