Bir büyük deprem mi desek, yoksa deprem benzeri farklı bir afet mi desek bilemiyorum. Hafızamı kurcalayan filmler vardı ‘’yeraltı canavarı’’ ve ‘’büyük deprem’’ diye… Her an ve dakikası bana birbirini tamamlayan bu iki filmin dehşet sahnelerini hatırlattı.
Düzce depreminde hafızamda kalanları unutmaya ramak kalmıştı ki, Kahramanmaraş ve civarında oluşan bu afetle hafızam yeniden güncelleme yaptı. Endişelerim ise binlere katlandı.
Depremin üzerinden 12 gün geçmesine rağmen enkaz altından kurtarılan canlar bir nebze de olsa bizlere teselli verirken, depremin psikolojik yıkıntısı yıllarca devam edecek gibi. Ani bir felaket ve ardından büyük bir yıkım. Peki bu yıkımların faturası acaba nerede bekliyor. Tedbirsizlik mi, kurumların başında bulunan kişilerin acemiliklerimi, yoksa bu durumun çaresizliğe varacak bir afet olmasında mı !
Binlerce soruyu şimdilik raflara kaldıralım…
Lakin benim yakın takibe aldığım durum, olayları saptıranlarla bu sapmalar karşısında tutarsız açıklamalar oldu.
Öncelikle olaylara kendi penceremden bakarak gördüklerimi ve bu gördüklerime göre düşüncelerimi paylaşmak isterim. Bana göre eksiklikler çok, eksikliklerden önceki aymazlıklar daha çok, amma velakin bu eksikleri olmadık zamanda kullanarak deprem anını provoke edenler ise bir o kadar daha çok. Zamanı geldiğinde bu nedenleri çoğaltanların da hesap vermeleri gerekir diye düşünüyorum.
Bir durumdan net ve gerçekçi bir sonuç çıkarmak bilimsel, düşünsel ve akla uygun mantık çerçevesinde yer bulması gerekir. Gelin şimdi bu akıl mantık sonuçlarından çıkan akla mantığa uymayan sonuçlara bakalım.
Depremin 2.ve 3. Günü herkesin takip ettiği ve bildiği üzere bir sanatçının başkanlığında olan bir yardım Derneği ve akabinde ona destek vermeye giden bir sosyal medya fenomeninin paylaşımları çok konuşuldu. Herkesin bu ekipleri takip etmesi ve en doğru yaklaşımların bu ekiplerde olduğu gerçeği tüm sosyal medya paylaşımlarında çığ gibi yayıldı. ‘’Ortada ne AFAD ne de DEVLET var’’ mantığı hakim kılındı. Asker ve polisimiz de bu paylaşımlardan nasibini aldı.
Sonrası kurumlar yıpratılmaya, AFAD kurumunun başındaki isim eleştirilmeye başlandı. Sonrası diğer bir kurum, Aile Bakanlığına bağlı Afet sonrası durumlarda halka psikolojik destek veren birimin başındakiler. (Bence bunlar enkaz olayı sona erdiğinde araştırılıp ortaya konmalıydı, o an ne zamanı ne de yeriydi)
Sonrası takiplerimizde sosyal medya fenomeni kendine bağlı grubun bazı paylaşımlarının yanlış ihbarlar yüzünden olduğu kendi hesaplarından duyuruldu ve bir özür dilendi. Peki olayın üzerinden 11 gün geçmiş bu nedenle birçok göçük ve yerler terkedilmiş, yalan yanlış paylaşımlarla ekipler ters köşe edilmiş bunların hesabını kim verecekti…
Devleti eleştirip kurumların başındakileri becerisizlikle suçlayarak bir sosyal medya fenomenini ve onlarla birlikte hareket eden bir sanatçı ve ekibini göklere çıkaranlar, şimdi bu ekiplerin böylesi bir felakette neye göre hareket ettiklerini neden sorgulamıyorlar. Bir kurumun başındaki bilgisizlikle suçlanırken bölgede yalan yanlış paylaşımlar yaptıklarını kendi paylaşımlarıyla dile getirenler çok mu becerikli oldular.!!!
Diğer bir durum deprem uzmanları…
Tıpkı siyaset kazanı misali onlarında tutarlı ve birbirini destekleyici hiçbir açıklamaları yok.
Afetin verdiği psikolojik yıkımdan sonra bizlerin destek bekledikleri (millet olarak) ne yazık ki bizleri Japon geleneklerinden biri olan harakiri yapmaya ötelediler. . Çıkış beklediğimiz yollar maalesef tuzaklarla dolu…