banner45

Bahtiyar Vahapzade'den Orman ve Vatan Dizeleri

Bugünleri ileride hatırlayıp ah vah etmemek için, dün Azerbaycanlı şair Bahtiyar Vahapzade'nin yazdıklarını bugün okuyalım...

Okuyalım ki, kaybedilen değerlerin kıymetini kaybetmeden anlayalım.

Bahtiyar Vahapzade, 1973 yılında şarkı metni olarak yazdığı bir gazelde, vatan aşkına yanmanın bir “bahtiyarlık” olduğunu da vurgular:

“Bahtiyar’ım ki, vatan aşkına yandım, yanarım,

Hele yatmışları gafletten uyandırmak için.” Diyor.

Şair, “Tarih” adlı şiirinde, yıllarca Sovyet döneminde Azerbaycan Türkü’nün kökünden koparıldığı tespitinde bulunarak, vatan için “tarih” kavramının ne ifade ettiğini vurgular:

“Bizi ayırdılar benliğimizden

Millet kökten kopan bir budak oldu

Süzüldü yad sesi öz nayımızdan

Geçmişin yüzüne şimdi ak oldu.

Hele unutuldu Kur’an da, din de.

Geçip geldiğimiz yollar danıldı.

B. Vahapzade’nin şiirlerinde dikkat çeken bir başka vurgu da “Vatan ezan” ilişkisi üzerinedir:

“Bu dağı, bu taşı bin yıldan beri

Vatana çeviren ezan sesleri

Ne imiş, acaba, ne diyor o ses?

Göklere yönelen o kayıp nefes?

Nedir o sesteki azamet, keder

Genişlik, enginlik, sonsuzluk kadar?

Yerleri göklere bağlayan direk,

Gökleri yerlere indiren dilek.”

B. Vahapzade’ye ikinci önemli unsur da “vatan tehlikede iken kimsenin birbiriyle uğraşmaya hakkının olmaması”dır:

“Tarih bizi imtihana çekirken,

İmdad umar hepimizden bu vatan

Dünya da hak sesimize kâr iken

Türkün Türkle adavete hakkı yok.

Ne çok imiş bu topraa göz diken

Baka baka gözümüze mil döken.

Düşmanımız dostumuzdan çok iken

Türkün Türkle adavete hakkı yok.”

Yine Vardar nehrinin kenarında uzanan “Islahhane Ormanı”nı da şairi etkileyen bir başka vatan parçasıdır. Şair bu ormanı da tıpkı Vardar nehri gibi “dertlere derman” olarak görür.

“Orman nice can dağlayacak dertlere derman

Nice bîkeslere me’vâ güzel orman”

Islahhane ormanında da zaman zaman şairin vatan sevgisi canlanır ve gönlü raks eder.

“Mest oluyor gönüller bu zevke bir göz baksa

Bu güzellik süzülüp gönlüne toptan aksa

Rüzgar bile çıldırmış döner döner ortada

Ağaçlarla beraber gönlümde girdi raksa”

“Handeler, güller baharlar gönlüme bîgânedir

Bence ismi varsa cismi yok birer afsânedir

Dağlarıyla bağlarıyla baksanız kâşânedir

Bence lâkin yaslı yurdum eski bir viranedir”

“Sönüp gitmiş ocağım artık tütmez olmuştur

Solup bitmiş bağımda çeşme bitmez olmuştur

Baykuş sesiyle ufku çınlayan vatanımda

Bahar olmaz gül açmaz bülbül ötmez olmuştur”

“Ey iskelete dönmüş ağaçlarda hayatı

Ey şen ölü toprakta bu canlı safahâtı

Halk eyleyen Allah!

Döndüm sana nâgâh

Solmuş bu koca millete ver ruh-ı baharı Âsâr-ı baharın ile canlat bu diyarı Şaşkınları sen hak yola irşâd et ilâhi Peygamberin ümmetini şâd et ilâhi” (Bir Garîbin Baharda Hazân Duyguları

“Ey ölü toprağa solmuş çiçeğe Kuru ormanlara can bahş Allah!

Bize de hubb-ı vatan ver canlat Yoksa bu böyle giderse eyvah!”

Evet gördüğünüz üzere şair hem vatan aşkını hem de vatan toprağındaki tüm canlıları şiirlerine konuk etmiş. Ormanların ve onlara neşe kaynağı olan canlıları vatan içinde yaşayan milletlere bir cennet bahçesi hükmünde anlatmış.

Bu günlerde ilim adamından tutun, sanatçı ve siyasetçisine kadar bu cümleleri içine alabilecek derin bir vatan sevdasıyla kalem ve beyin oynatan bulamaz yada nadir buluruz.

Allah geleceğimizi aydınlık ve ferah eylesin....

YORUM EKLE