banner45

...50.YAŞ POSTASI...

Ali veli 49,50..

İşin aslı bu kadar.

Yıllar birbirini kovalıyor. Beş yıl ile altı yıl öncesi arasında ne hatırlıyorsun desen çok da bir fark bulamazsın ilk anda.Yıllar birbirine karışıyor ve bir farkları kalmıyor.

Dünyaya ağlayarak geliyoruz tek başımıza.Anne karnı huzur dolu ve bildik ve korunaklı o yüzden olsa gerek bilinmezlerle dolu dünyaya nefes alınca korkup tedirginliğimizden bir çığlık ve feveranla başlıyor dünya hayatımız. Dünyanın tadı ilk anne sütü ile dünya nimetlerine alışıyor damaklarımız. Sonra dünya nimetlerini keşfettikçe daha bir saldırıyoruz dünyaya. Milyarlarca insan bu şekilde doğuyor. Ve her yüzyılda bir tüm insanlar temizlenip yenileri geliyor.

Düşünsenize birkaç asır sonra sizi kimse hatırlamayacak Çok üzücü ve korkutucu değil mi bu!?

Ve tek gidiyoruz dünyadan.

Elli yaş gençliğin yaşlılığı yaşlılığın gençliği.

Hayatı toz pembe gördüğünüz ve eğitimle geçen onlu ve yirmili yıllardan sonra otuzlara birden merdiven dayıyorsunuz. 35 yaş şiiri şakaklarıma kar mı yağdı ne var derken artık ellili yaşlar saçların tamamen beyaza büründüğü yıllar. Gençliğin artık gerilerde kaldığını size hatırlatan emarelerin belirginleştiğini artık görürsünüz. Ayna gibi gören gözler gözler gözlük ister,artmayan şekerinizi ,kolestrolünüzü baskılamak için günlük ilaçlar girmeye başlar vücuda. Kalp de arada size kendini hatırlatmaya başlar. Yani vücudun sinyallerini artık daha açıkça görebilirsiniz. Kırk da kemale ermiştiniz elli de sarı yapraklar uçuşur hayatınıza sararmaya başlarsınız. Mutlak gelecek olan kışı geciktirmek de sağlıkla ilgili tedbirleri almaktan geçiyor biraz da. Sararırsınız ama aynı anda güzelleşirsiniz de. Her yaşın kendine has bir güzelliği vardır aslında.

Hayatın yarısını geçmişsinizdir ve bir o kadar daha bakiye ömür sermayeniz olmadığını da bilirsiniz buna rağmen yarım yüzyıldır dünyada olmanın verdiği özgüven de vardır üzerinizde. Hayat size bir şeyler vermiş ve bunun karşılığında yıllarınıızdan ve bedeninizden satın almıştır. Önlenemez bir takas bu! Büyük bir aldatmaca. Hayatın bu aldatmacasına kanıp baki ömrü beyhude geçirmek de var doldurarak bereketlendirmek de. Herhalükarda hayat kimseye acımadığı gibi geçip gidecek. Sonunda bir vakitlik saltanatın olacak musalla taşında. Ağlayan gözler de kısa bir zaman sonra dünyaya dönecek. Bir varmış bir yokmuş olacaksın!

Ne demişti şair Ümit Yaşar Oğulcan elli yaş şiirinde;

‘’Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime,

Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken,

Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka,

İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven..

Hani nerdeler? Kimi yitmiş, kimi gitmiş dostların

Bir ak saçlı anam kalmış yolumu bekleyen

Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam

Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden..’’

Şair biraz karamsar da diyebiliriz. Lakin mekanlar ve imtihanlar farklı olsa da zaman hemen hemen aynı ayarda akıyor.Zamana söz geçmiyor. Sadece içini doldurabilecek fırsatlar var elde.

Baki ömür sermayesinde ne kaldıysa onu bereketlendirmek,eşin dostun çocukların rıazsını alabilmek ve malla ve ilminden cömert olarak bu dünyadan geçip gitmek duası da olmalı insanın. Geçmiş karanlık ise de geleceği aydınlatmak için saat ve dakika verilmişse şükretmeli. Ne nimet ki hala vakit var! Elhamdülillah her doğan gününe..

1974 Ramazanın ilk günü doğdun deyince annem doğum günümde güncellenmiş oldu netekim. Takvim yaprağını kontrol edince 18 eylül 1974.

Allah’tan ömrümüzü bereketlendirmesini ve sonumuzu hayr eylemesini dilerim. Herkese uzun ve hayırlı bir ömür versin. Hayattan beklentim sonunda Münker ve Nekirin ‘’Hoş geldin kardeş ne iyi ettinde geldin! diyerek karşılaması!

Elli,altmış ne farkeder.Baki kalan kubbede hoş bir sada..

Selam ve dua eyleyenlere bir mukabil selam ve dualarımla..

www.alimetin.av.tr

 

YORUM EKLE